Yeşil bahçe kapılı ev

Yeşil bahçe kapısından giriyorum bir pikapla. patika var. pikaptan inip patikayı yürüyorum, portakal bahçesinden geçiyorum, ahşap bir ev. en eski neyi hatırlıyorsunuz diye sorsalar, böyle söylerdim. mutfaktaydım. elimdeki çay bardağı kırılmıştı ve kocaman bir parçası sağ ayağımın içindeydi.
"anne, galiba canım yanıyor, ayağım kesildi"
"dur kızım şurayı halledeyim bakıyorum."
Kan gölü olmuş mutfak hiçbir şey ifade etmiyordu, o kadar tepkisizdim ki, ne olduğunu bilmiyordum, annem yalnızca bir çiziktir diye düşünmüş. sonra mutfağa gelme anıyla ortalığı velveleye verme anı aynı zaman zarfı içindeydi. ayağımın içindeki cam parçası canımı acıtmıyordu hastaneye gidene kadar. sonra dikiş atılırken, hiç bu kadar ağlayıp acı çektiğimi hatırlamıyorum. 3. yaş yılı hediyesi olarak kendime sağ ayağımın altına bir dikiş izi vermiştim. 18 yaşındayım, benimle birlikte yaşlanıp gidiyor güzel hediyem. Bir daha doğum günlerimi sevemedim. kutlamadım da.

Yeşil bahçe kapısının önüne kadar geliyorum topallayarak. bir kutu, içinde yüzlerce tırtıl. hatırlıyorum, eskiden tırtılları besleyip kelebek olmasını izlerdik. kutudan kafamı kaldırıyorum, salıncak. halattan yapılma bir salıncak. ama çok özledim diyorum kendime. sonra yine bir kucakta yatağıma dönüyorum... düşünüyorum. halattan bozma salıncaklar, kozalarından çıkan kelebekler, ne severdim. hala bir salıncak görsem içim ürperir, yahut omuzuma bir kelebek konsa huzura erişirim. Ve elbette gelincikler. derinimde bir yerlerde, bi kaybolan bi gelen, bir görüntü var. lacivertli kırmızılı bir elbise, bukle bukle siyah saçlı bir kız çocuğu. kızıl gelinciklerin henüz sararmamış bir başak tarlasını süslediği bir arsada gezindiğini görüyorum. tarlanın sonunda sararmış çimenler ve papatyalar.

fragmanlar halinde, ruhumu bulayan, bir yığın ses ve bir yığın hikaye.

Deliriyor muyum? henüz değil!

Ama elbette, bir su damlası olsam söylenirdim: Ne güzel şey yitip gitmek. Geçmişin buğusunda toplanmak ne güzel. ne güzel şey gökyüzü olmak, bulut olmak. yağmur olmak için umut etmek. ne güzel şey çağlamak delice, yaşam olmak bir tende.
Ne güzel şey yitip gitmek...

Ne kötü, bir su damlası olamadığım için üzülüyorum bu günlerde. Tanrım, benim neyim eksik? niçin ben bir su damlası değilim Tanrım?

...

Yorumlar