İki ucu boklu değnek.

Yarattığım sapkın kişilikler-ya da kişiler-arasında sallanan bir cep saatinin akrebine takılıp kalmıştım.Hiç oynamıyordu üstelik.Sanki bundan birkaç zaman öncesinde durup kalmış, pili bitmiş, bende onunla birlikte kalakalmıştım.Buna sebep olan neydi? Bilmiyordum. İyi olmak istemiyordum çünkü kendimden nefret ettiğim kadar insanlarında benden nefret etmesini istiyordum. İyi olsam ne değişecekti ki? Bir köşeye çekilip, sessizce ağlamak istiyordum.Zamanın bir anının bir anını tutmadığı yerindeydim. Ne istediysem tersi oldu. Gidip gelmelerim, yolculuklarım, tutunamayışım, hepsi göğüsümde birikiyordu. Hiçbir yere tutunamıyordum. Bir şeyi çok istediğim halde yapamıyordum. Kendimde o gücü bulamıyordum. Bana neyin iyi geleceğini bilmiyordum. İçinde kötülük gördüğüm insanlara olan nefretimi tarif etmem olanaksızdı fakat yine de onlara bile kötü davranamıyordum. Boşvermiştim be! artık bana atılan tokatları bile umursayamıyordum. Bu öyle bir şey ki, meydan dayağı yesem, kahkahalar içinde; "vurun ulan hoşuma gidiyor!" diye bağıracak gibiyim sanki..

Bana neyin iyi geleceğini bilmediğim yetmezmiş gibi bana neyin kötü geldiğini de bilmiyordum.
Ailemi, arkadaşlarımı, işimi, evimi, her şeyi değiştirmek istiyordum. Başka hiçbir şeyim yoktu.. Fakat bu fikriminde bir gün değişeceğinden korkuyorum. O kadar kararsızdım ki, ruh halim o kadar çok değişiyordu ki, kendimle baş edemiyordum.Çareyi hiçbir şey yapmamakta buluyordum.
tabii bu bir çare ise.. Çünkü kendimi o kadar çok çaresiz hissediyordum ki, şu satırları yazarken bie boğazım düğümleniyor ağlayacak gibi oluyorum.
Beceriksizin tekiyim işte! Neresinden tutsam bok..
İki ucu boklu değnek.

Yorumlar